banner143

banner72

banner164

banner171

banner31

banner165

Yatırımlarında hızlı çözüm ve müdahale yetkinliği olan markaları tercih ediyor

Verimlilik artırmak amacıyla değişen rezervuar koşullarına uyum sağlamaya yönelik yeni enjeksiyon kuyuları ilavesi sebebiyle otomasyon modernizasyonunu gerektirdiğini belirten Maren Enerji Genel Müdürü Mehmet Şişman, otomasyon yatırımlarının hızlı çözüm ve müdahale yetkinliği olan tecrübeli ve ehil firmalar tarafından doğru sistemlerin tercih edilerek yapılması gerektiğini vurguluyor.

Proses Çözümleri 03.11.2021, 12:08 Serkan KIRAÇ
593
Yatırımlarında hızlı çözüm ve müdahale yetkinliği olan markaları tercih ediyor

Aydın ve İzmir İllerinde 4 sahada, Jeotermal Enerji sektöründe 3 markasıyla arama, işletme ve geliştirme faaliyetlerini yürüten Kipaş Holding’in Maren Maraş Elk. Ürt. San ve Tic. A.Ş. santrallerini Kasım sayımızda dergimiz okurları için ziyaret ettik. Ziyaretimiz esnasında, Maren Enerji Genel Müdürü Mehmet Şişman ile santrallerde gerçekleştiren verimlilik ve enstrüman yatırımlarının detayları üzerine keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.

Mehmet Bey öncelikle sizi ve bölüm faaliyetlerinizi tanıyabilir miyiz?
1975 Kahramanmaraş doğumluyum. 2000 yılında Ankara Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği’nden mezun oldum. 2004 yılında Kipaş Holding bünyesindeki göreve başladım. 2009 yılında Maren Maraş Elk. Ürt. San. Ve Tic. A.Ş.’nin kurulması ile Genel Müdür görevi ile Jeotermal sektöründeki görevime başladım ve halen devam etmekteyim.

Aydın ve İzmir illerinde Jeotermal Enerji sektöründe faaliyet gösteren 4 sahada, Kipaş Holding bünyesindeki 3 firmamızla jeotermal arama, işletme ve geliştirme faaliyetlerini yürütmekteyiz.

Markanın bölgede sahip olduğu jeotermal tesislerinin kurulu gücü, üniteleri, yardımcı tesisleri, birimleri vb gibi konularda tanıyabilir miyiz?
Maren Enerji bünyesinde toplamda 169,8 MW kurulu güç ile 7 adet Jeotermal Elektrik Santrali işletilmektedir. Bu santraller sırası ile İrem (20 MW), Sinem (24 MW), Deniz (24 MW), Kerem (24 MW), Mehmethan (24,8 MW) , Melih (33 MW) ve 2020 yılında devreye alınan Nezihe Beren (20 MW) santralleridir. Kipaş Holding bünyesindeki KÇS firmamızın Aydın Şubesinde  KEN JES 1 (24 MW) ve KEN JES 3 (24,8 MW) olmak üzere 48,8 MW ve KÇS firmamızın Nazilli Şubesinde  2020 yılında devreye alınan Kiper JES (10,2 MW) olmak üzere 10,2 MW kurulu güce sahip bulunmaktayız. Holding olarak bakıldığında toplamda 228,8 MW kurulu gücümüz bulunmaktadır.

Jeotermal sektöründe ve saha prosesinde en sık yaşadığınız ve gündeminizdeki sorunlar nelerdir? Bu sorunların nasıl üstesinden gelmeye çalışıyorsunuz? Talepleriniz ve tecrübeleriniz nelerdir?Sektörün önündeki en büyük sorun bürokratik izinlerin alınmasıdır. Sürecin çok uzun sürmesi yatırımcının özellikle son yıllarda iştahını körelten bir niteliğe bürünmüştür. Bununla birlikte kamuoyunda yanlış algı yaratılmak suretiyle yöre halkının yanlış bilgilendirilmesi ve yönlendirilmesi jeotermal yatırımların önündeki en zorlu etap olarak karşımıza çıkmaktadır.

Bunun haricinde arama faaliyetleri için gerekli sondaj ekip ve ekipmanlarının tedarik ve planlanması ağırlıklı yurtdışı tedariği olduğundan dolayı iyi planlanmalıdır. Jeotermal yatırımlar başladığında mevcut sondajları Türkiye’den TPAO ve bir özel firma yolu ile hizmet alarak gerçekleştirebiliyorduk. Bugün ise birçok Jeotermal firması sondaj sektörüne çok ciddi yatırım yapmak suretiyle kendi sondajlarını kendisi yapar hale gelmiştir. Sondaj kuleleri yanında sadece yurtdışı firmalarda gördüğümüz petrol arama faaliyetlerine yönelik spesifik sondaj ekipmanları dahi jeotermal firmaları tarafından satın alınarak sondaj portföylerine eklenmiş durumdadır. Jeotermal yatırımcıları, jeotermalden elektrik üretimi noktasında ülkeye katmış olduğu yüksek katma değerin yanında ülke sondaj sektörüne de bünyelerine katmış oldukları sondaj ekipmanları ile çok ciddi fayda ve yarar sağlamıştır. Sondaj sektörü jeotermal yatırımcılarının yatırım yaptığı önemli bir iş kolu haline gelmiştir.

İşletme aşamasında Jeotermal sistemin doğası gereği sert su yapısı kaynaklı kireçlenme ve diğer mineral çökelmeleri santral ve taşıyıcı sistem olarak adlandırdığımız boru hatları için sorun teşkil etmektedir. Rezervuarda zamanla düşen basınçlar nedeni ile kuyuların üretim değerleri zamanla düşmektedir. Bu etki her kuyuda farklı olduğundan sistemin dengelenmesi adına zorluk yaratmaktadır. Günümüzde üretimi zorlaştıran basınç faktörüne karşılık, kuyu içerine yerleştirilen dalgıç pompalar yardımı ile üretim düzenli bir rejim izleyecek hale gelmiştir. Ancak bu pompaların hem yatırım maliyetleri yüksek hem de ortalama ömürleri çalıştığı kuyu sıcaklıkları nedeni ile yaklaşık bir yıla yakındır. Daha önceden doğal olarak hiçbir enerji tüketmeden yeraltından çıkarılan su, şimdiler de enerji tüketilerek kuyulardan çıkartılır hale gelmiştir.

Santralde geçmişten günümüze güç, verimlilik artırma, kontrol otomasyonu modernizasyonu ve benzeri konularda gerçekleştirilen yatırımlar nelerdir? Bu yatırımların detaylarını öğrenebilir miyiz?
Genellikle santrallerde kuruluş sonrası yatırımlar, verimlilik arttırıcı yatırımlar olarak öne çıkıyor. Bunların içerisinde değişen rezervuar koşullarına uyum sağlamaya yönelik, üretim ya da re enjeksiyon kuyuları ilavesi ya da kuyularda kullanılacak kuyu içi pompalar, yatırımların ana kalemleri oluşturuyor. Tabi sisteme ilave edilen yeni kuyu, pompa vb. girdilerin de santrallere tanımlanması aynı zamanda otomasyon modernizasyonunu gerekli hale getiriyor. Ancak otomasyon modernizasyonu sürekli yapılan bir yatırım kalemi olmamakla birlikte, düzenli bakım ve yakın takip gerektirmektedir. Otomasyonel anlamda yaşanacak en ufak bir sorun ya da ihmal çok önemli üretim kayıplarına sebebiyet verebilir. Dolayısıyla santral işletmeciliğinin önemli bir parametresi ve üretimi birebir etkileyecek konumda olan otomasyonel yatırımlar, işletme sonrasını da düşünerek hızlı çözüm ve müdahale yetkinliği olan tecrübeli ve ehil firmalar tarafından doğru sistemler tercih edilerek yapılmalıdır.

Enerji verimliliği, kayıp ve kaçakların izlenmesi konusunda çalışmalarınız, kullandığınız kontrol, izleme sisteminizin yetenekleri nelerdir?
Tüm jeotermal sistemler, yeraltındaki kaynaktan elde edilen akışkanlar vasıtasıyla gerçekleşiyor. Dolayısıyla verimi etkileyen en önemli faktör akışkanın sağlandığı rezervuar.  Kaynağın yani enerjiyi ürettiğimiz ham maddenin  stabil olmaması  ve devamlı yaşayan adeta canlı bir organizma gibi dinamik değişiklikler  göstermesi verimliliği etkileyen birincil faktör. Hal böyle olunca, İşletmenin ilk yılları ile şu anki durum arasında farklılık görülebiliyor. İlk verilere göre oluşturulan sistem değişen koşullar karşısında verimlilik kaybına uğrayabiliyor. Bu amaçla ilk aşamada kaynak verilerin periyodik kontrolü yapılıyor. Daha sonra bu veriler ile verimliliğin ne durumda olduğu ve arttırmaya yönelik analizler yapılıyor. Kullandığımız kontrol sisteminin temel özelliği en efektif bir şekilde santralin üretim yapmasını sağlamak. Dolayısıyla saniyenin çok daha altında anlık değişimlerin izlenmesi, kontrol edilmesi ve Santralin bileşenlerinin buna hızlı tepki vermesi üretim kaybı yaşamamamız için çok önemli.

Analiz, ölçüm ve kontrol konusunda ne tür çalışmalar yürütüyorsunuz? Bu konuda ekibinizi ve çalışmalarını tanıyabilir miyiz?
Analizin ilk başladığı nokta arama faaliyetleri sırasında kuyulardan alınan su numuneleri ile jeotermal akışkanın içerik analizleri yapılıyor. Bu analizler santralin sürdürülebilirliğinin takibi açısından önemli nitelikte. Zira su kimyası kireç içerikli olduğundan belirli zamanlarda santralin ısı değiştiricilerinde kirlenme problemine yol açıyor. Bunun dışında işletme aşamasında kuyular ve santral dinamikleri otomasyon çerçevesinde sürekli ölçülerek takip ediliyor. Rezervuara ait veriler de kuyularda yapılan periyodik testler çerçevesinde izlenerek debi, sıcaklık, basınç düşüşleri ve rezervuarın üretkenliği takip ediliyor. Analiz, ölçüm ve kontrol olarak ele aldığımızda 11’i mühendis olmak üzere toplamda 97 kişilik bir ekip ile çalışmaktayız.

Ekiplerimiz rezervuar, işletme, arıza ve bakım olarak sınıflandırılmış durumda. Özellikle SCADA operatörlerinin yer aldığı işletme ve rezervuar bölümlerimiz vardiyalı çalışma düzenine sahip. Bu sayede 7/24 sistem kontrol altında oluyor.

Bakım konusunda yetkili biriminizin ve ekibinizin faaliyetleri nelerdir? Ekipman sağlığı, varlık yönetimi ve emre amadelik konularında bakım, kestirimci bakım faaliyetlerinizin önemi ve sağladığı avantajlar nelerdir?
Saha genelinde gerek kuyular gerek santral bileşenleri ve enstrümanları olsun günlük olarak kontrol ediliyor. Üretimi ve verimliliği etkileyen ana bileşenler ise yapılan verimlilik analizleri çerçevesinde planlanan bakım programları dahilinde yapılan temizlik, parça değişimi vs. işlemler ile ilk durumuna döndürülmeye çalışılıyor. Bu bakımlar olmadığı sürece neredeyse %30-40 aralığında üretim kaybı yaşanabiliyor. Bunun yanında tamir için geçen süre ve bu süre içerisinde santralin veya kuyunun çalışmaması da ciddi bir emre amadelik kaybı olarak karşımıza çıkabilir. Bu planlama çerçevesinde bu gibi durumlardan % 90 üzerinde kaçınmış oluyoruz.

Tesisleriniz için yatırım fikirleri nasıl oluşuyor, şu anda yatırım gündeminizde ne var? Yatırımlarda çalışmak istediğiniz markaları belirlerken, belirleyici etkenler neler oluyor?
Genellikle tesisler için ek yatırım vs. kararları verimliliğe ve üretime dayalı olarak oluşturuluyor. Şu aralar gündemimizde adiyabatik soğutma ve karbondioksit enjeksiyonu ile atıl vaziyette bulunan ve yüksek sıcaklığa sahip kuyularımızdan üretim yapabilmek için yürüttüğümüz projelerimiz var. Bu alanda çalışacak marka, firma seçimlerimizde öncelikli tercihimiz yapılacak iş üzerine olan referansları.

Kuyu içi pompa yatırımına neden ihtiyaç duyuldu? Projelendirme, tasarımı aşamasından itibaren çözüm aldığınız marka yada markalarla nasıl bir iş birlikteliği ve paylaşımda bulunuldu, özetler misiniz?
En son yaptığımız verimlilik arttırıcı yatırımımız daha önceden artezyenik olarak kullandığımız ancak saha genelindeki basınç düşüşleri ile debi ve sıcaklıkları değişen kuyulara yapılan kuyu içi pompa yatırımları. Buna ihtiyaç duyma nedenimiz zaman içerisinde komşu sahalar ile etkileşim, su içerisindeki çözünmüş gazların zamanla azalması nedenleri ile gerçekleşen saha genelindeki basınç düşüşleri. Bu beraberinde kuyularda debi ve nihayetinde girdi miktarı ve verimlilik azalışı ile santrallerde üretim kayıplarına neden oluyor. Bu amaçla çalıştığımız firmalar ile rezervuar ve kuyu bilgileri paylaşılarak her kuyuya özgü dizayn çalışmaları yapıldı ve yatırıma geçildi. Yatırım sonrası değişen şartlar ise dinamik bir şekilde gözlemleniyor ve karşılıklı olarak bilgi alışverişinde bulunuluyor.

Bu yatırım size neler getirdi? Yatırım sonrası önümüzdeki dönem için planlarınız nelerdir?
Bu yatırım bize beraberinde iç tüketim artışı getirmekle beraber, santrallerin ilk dizayn koşullarına yaklaşım ve bu nedenle verimlilik artışı, debi, sıcaklık artışı gibi değişkenlerde stabilleşme ve dolayısıyla kontrol kolaylığı ve en nihayetinde üretimde artışı beraberinde getirdi. Yatırım sonrası bu konu ile ilgili geriye pompaların emre amadeliğinin geliştirilmesi ve satış sonrası servis, tamir gibi zorlukların sektörel bazda iyileştirmesine yönelik bürokratik görüşmeler var.

Son olarak eklemek istedikleriniz var mı?
Son olarak İzmir Seferihisar’da gerçekleştirmek istediğimiz 20 MW gücünde bir projemiz ve jeotermal sera projelerimiz olduğunu ekleyeyim. Bu yatırımların da 2023 sonu gibi tamamlanması için çalışmalarımız devam ediyor.

Yorumlar (0)
Yorum yapabilmek için lütfen üye girişi yapınız!
banner140
banner158
Günün Anketi Tümü
Sektörel dergiler okunuyor mu?
Sektörel dergiler okunuyor mu?
banner159
Puan Durumu
Takımlar O P
Takımlar O P
Takımlar O P
Takımlar O P
banner161

Gelişmelerden Haberdar Olun

@